ORUÇ TUTMAK DAHA SAĞLIKLI BİR KALBİN ANAHTARI OLABİLİR Mİ?

Oruç tutmak daha sağlıklı bir kalbin anahtarı olabilir mi? Yeni araştırmaya göre aralıklı oruç, bağırsak bakterilerini değiştiriyor ve ölümcül kan pıhtıları ve kalp krizi riskini azaltan önemli bir metabolitin seviyelerini artırıyor.

Kalp-damar hastalıklarına ne sebep olur?

Kardiyovasküler hastalıklar (KVH), her yıl 20 milyondan fazla ölüme neden olur ve bunların çoğu tıkalı atardamarların neden olduğu kalp krizi veya felçlerdir. KVH'ler için risk faktörleri arasında ateroskleroz, yüksek kan kolesterolü ve artmış kan glikoz seviyeleri bulunur. Bu risk faktörlerinin her biri trombosit agregasyonunu artırır ve bu da arteriyel tromboz ve KVH riskini artırır.

Anti-platelet (pıhtı önleyici) ilaçların yaygın olarak bulunmasına rağmen, bu ilaçları kullanan birçok hastada trombosit kaynaklı koroner damar pıhtılarına bağlı kalp krizleri devam etmektedir.

KVH riskini azaltmak için yaşam tarzı seçimleri arasında intermitent fasting (aralıklı oruç) gibi belirli diyet kalıplarını takip etmek de vardır; bu, haftada iki gün veya dönüşümlü günlerde enerji alımını %60 oranında azaltmayı içerebilir. Aralıklı orucun diyabet, yüksek kolesterol, kanser, Alzheimer hastalığı ve yaşlanmayla ilişkili kronik sorunları olan hastalarda olumsuz sonuçları azalttığı bildirilmiştir.

Aralıklı oruç, kan basıncını, kolesterolü ve insülin direncini azaltarak kardiyovasküler sağlığı iyileştirir. Son çalışmada, aralıklı orucun trombositle ilişkili süreçleri etkileyebilecek bağırsak mikrobiyotası ve metabolitleri üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Araştırma aralıklı oruç ve ad libitum (AL) gruplarına rastgele atanan aspirinle tedavi edilen koroner arter hastalığı hastalarını içeriyordu. Aralıklı oruç grubuna her ikinci gün oruç tutmaları ve dönüşümlü günlerde AL diyeti tüketmeleri önerildi. Trombositler, 10 günlük deneyden önce ve sonra toplanan kan örneklerinden izole edildi. Bu sırada farelerde de benzer diyetlerle araştırmalar yapıldı.

Aralıklı orucun insanlarda ve farelerde trombosit aktivasyonunu ve trombüs oluşumunu engellediği bulunmuştur. Bağırsak mikrobiyotasının spektrometrik değerlendirmesinde aralıklı oruç grubunda yüksek seviyelerde orotat ve indol-3-propiyonik asit (IPA) tespit edilmiş, orotat trombosit aktivasyonunu etkilenmediğinden, IPA daha fazla araştırılmıştır.

In vivo ve in vitro deneylere göre IPA tedavisinin trombosit aktivasyonunu ve trombin oluşumuna kadar geçen süreyi engellediğini göstermiştir; bu, yaygın olarak reçete edilen bir antitrombotik ilaç olan 5 mg/kg klopidogrelin antitrombotik etkinliğine benzerdir. Aslında, IPA ve klopidogrelin kombinasyon tedavisi, trombüs oluşumunu önlemede sinerjik bir etkiye sahiptir.

Trombosit aktivasyonu, AL veya kısıtlanmamış beslenmeye kıyasla koroner ateroskleroz veya koroner arter hastalığı olan hastalarda on günlük aralıklı oruçtan sonra azaldı. Trombosit agregasyonu, kan IPA düzeyleriyle ters orantılıydı ve bu da IPA'nın trombosit inhibisyonundaki rolünü daha da destekliyordu.

Bağırsak mikrobiyotasının rolü:

IPA, öncelikle gram pozitif bir gastrointestinal (GI) bakteri olan Clostridium sporogenes tarafından üretilir. C. sporogenes ile tedavi edilen fareler, GI sistemlerinde, plazmalarında ve trombositlerinde daha yüksek IPA seviyeleri gösterir ve bu, kontrol ile tedavi edilen farelere kıyasla önemli ölçüde daha düşük trombosit agregasyon oranı ve uzamış trombüs süresi ile ilişkili bulunmuştur.   

Aralıklı oruç C. sporogenes'in gastrointestinal seviyeleri artırdığı gösterilmiştir. Ayrıca antibiyotik tedavisi uygulanan farelerde trombosit agregasyonunun artmasına yol açmıştır. C. sporogenes'ten elde edilen IPA, trombosit aktivasyonunu ve trombüs oluşumunu inhibe ederek aralıklı orucun yararlı etkilerine aracılık ediyor olabilir.

Aralıklı oruç, trombosit aktivasyonunu ve arteriyel pıhtı oluşumunu azaltabilir, bu da bu diyet düzeninin bağırsak mikroflorasını değiştirerek kardiyovasküler sağlığı iyileştirdiği ve bunun da daha yüksek serum IPA seviyelerine bağlı olduğunu düşündürmektedir. Çalışma bulguları bir arada değerlendirildiğinde, aralıklı orucun koroner arterlerinde trombosit aktivasyonunu ve pıhtı oluşumunu baskılayarak koroner aterosklerozlu hastaları tedavi etme potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir. Yine de, bu bulguları ve çıkarımları doğrulamak için ek klinik çalışmalara ihtiyaç vardır.

https://academic.oup.com/lifemeta/advance-article/doi/10.1093/lifemeta/loaf002/7989360?login=false

 

Uzm. Dr. Tutku Taşkınoğlu

Eklenme Tarihi: 3.03.2025 16:49:39