KADINLARDA İDRAR YOLU ENFEKSİYONLARI VE BAĞIRSAK MİKROBİYOTA DENGESİZLİĞİ

İdrar yolu enfeksiyonu (İYE)'ler dünya çapında 150 milyondan fazla insanı etkileyen yaygın bakteriyel enfeksiyonlardır. Kadınlar arasında daha yaygındır. Çoğu İYE'ye üropatojenik Escherichia coli (UPEC), Klebsiella spp., Enterobacter spp., Staphylococcus spp., Proteus spp. ve Enterococcus spp. neden olur.

Tedavisinde antibiyotiklerin sık kullanılması, antibiyotiğe dirençli bakterilerin gelişiminde de rol oynamasının yanı sıra zamanla yararlı bağırsak bakterileri azaltır ve idrar yolu enfeksiyonu tekrarına neden olabilecek bakteri türlerinin artmasına neden olabilir. Farklı çalışmalar bağırsak mikrobiyal disbiyozunun bağırsak-böbrek ekseni yoluyla böbrek hastalıklarına ve idrar yolu enfeksiyonuna yol açtığını göstermiştir.

üropatojenik Escherichia coli (UPEC) ile enfekte olan hastalarda tekrarlayan enfeksiyonlar görülür. Önceki çalışmalar, UPEC suşlarının, toksinleri, kamçıyı, yüzey polisakkaritlerini ve demir edinme faktörlerini kodlayan genetik yapıları açısından kommensal E. coli'den farklı olduğunu göstermiştir.

Bağırsakta bulunan E. coli, göç veya kontaminasyon yoluyla idrar yoluna ulaşarak sonuçta idrar yolu enfeksiyonuna neden olabilir. Başka bir çalışma, bağırsak mikrobiyal disbiyozunun, idrar yoluna ulaşabilen ve idrar yolu enfeksiyonuna neden olabilecek patojenik bakteri üremesini şiddetlendirdiğini göstermiştir. Sonuç olarak tür analizi bağırsakta ve idrar yolunda benzer E. coli türleri olduğunu göstermiş ve bu da bağırsak mikrobiyotası-idrar yolu enfeksiyonu ekseni teorisini desteklemiştir. Bu nedenle bağırsak mikrobiyal disbiyozunun idrar yolu enfeksiyonlarındaki rolünü irdelemek önemlidir.  

Bu amaçla yapılan ve Nutrients dergisinde yayınlanan bir çalışmada, idrar yolu enfeksiyonu (İYE) öyküsü olan kadınlarda bağırsak mikrobiyal disbiyozu (dengesizliği) irdelenmiş. Çalışma için son beş yılda İYE tanısı alan 18-45 yaş arasındaki kadınlar seçilmiş, son altı ayda iki veya daha fazla semptomatik idrar yolu enfeksiyonu atağı geçiren veya önceki yılda üçten fazla idrar yolu enfeksiyonu geçiren kadınlar, tekrarlayan İYE grubunda sınıflandırılmış.

Katılımcıların idrar örneklerinden idrar yolu enfeksiyonu yapan bakteriler izole edilmiş. Karşılaştırma grubu olarak da son 12 ayda idrar yolu enfeksiyonu geçirmemiş kadınlar seçilmiş, ancak bu bireylerin, tekrarlamayan idrar yolu enfeksiyonu olarak da bilinen sporadik idrar yolu enfeksiyonu geçmişi vardı.

Renal taş hastalığı, bağışıklık sistemini baskılayan durumlar, nörolojik durumlar, idrar yoluna cerrahi müdahaleler, kabızlık ve diyabet gibi komorbiditeleri olan kadınlar, bu koşullar idrar yolu enfeksiyonu görülme sıklığını etkileyebileceğinden çalışma dışı bırakılmış.

Çalışma katılımcılarına, beslenme, sigara, alkol ve kahve alışkanlıkları da dahil olmak üzere yaşam tarzları ve tekrarlanan antibiyotik tedavilerinden kaynaklanan antibiyotik direncine ilişkin bilgiler dahil tıbbi geçmişleri hakkında bir anket yapılmış ve katılımcılara dışkıda disbiyoz testi uygulanmış. Bağırsak flora indeksi altı veya daha fazla olan hastalarda disbiyoz olduğu kabul edilmiş.

Yaşam tarzı ve beslenme değişiklikleri bağırsaktaki bakteri bileşimini ve bolluğunu değiştirerek İYE vakasını tetikleyebilir. Ayrıca sık antibiyotik kullanımının çoklu dirençli mikroorganizmaların ortaya çıkmasına neden olabileceği, bakterilerin antibiyotiklere duyarlılığı test edilerek doğrulanmıştır.

Basit karbonhidrat ve yağların aşırı alımı, gıda ve sudaki ağır metaller, düşük lif, gıdalardaki pestisit ve insektisitlerin yüksek konsantrasyonu, kronik alkol tüketimi ve gereksiz antibiyotik tedavileri ile bağırsak mukozasının aşırı geçirgenliği riski artar. Önceki çalışmalarda bildirilen bulgularla tutarlı olarak, bağırsak mikrobiyal disbiyozunun obezitenin başlangıcını ve ilerlemesini teşvik ettiği tespit edilmiştir. Yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre, insan bağırsak mikrobiyotası gıda koruyucularına ve kalorisiz tatlandırıcılara karşı da hassastır.

Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarının iki temel risk faktörü arasında mikrobiyal disbiyoz ve antibiyotiklere karşı çoklu direnç yer alır. Enerji içecekleri ve karbonatlı su tüketiminin artması ve su alımının azalması, idrar yolu enfeksiyonu görülme sıklığını etkileyebilir.

Birlikte ele alındığında, çalışma bulguları antibiyotik tedavilerinin bağırsaktaki faydalı bakterileri önemli ölçüde azalttığını ve bunun sonuçta patojenik E. Coli suşlarının kontrolsüz çoğalmasını desteklediğini vurgulamaktadır.

Bağırsak disbiyozu olan kadınların %70'inden fazlasında tekrarlayan İYE gelişir. Mekanik olarak gıda emülgatörleri, bağırsak iltihabını tetikleyerek bağırsak mikrobiyotasının bileşimini değiştirir. Her gün bir litreden az su tüketimi, kronik alkol kullanımı ve yüksek kalori, yağ, tuz ve ilave şeker içeren işlenmiş yemeklerin daha fazla tüketilmesi de bağırsak disbiyozuna yol açabilir.

Bazı diyet takviyeleri sağlıklı bir bağırsağı etkili bir şekilde koruyabilir ve patojenik bakterilerin bolluğunu azaltabilir. Örneğin, kızılcık özü ve iki Lactobacillus suşu içeren ticari olarak temin edilebilen probiyotik ürünler, menopoz öncesi genç kadınlarda tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarını önemli ölçüde azaltmıştır.

Prebiyotikler ve probiyotikler ise bağırsak mikrobiyotasını olumlu bir şekilde yenileyebilir ve dolayısıyla idrar yolu enfeksiyonlarını önleyebilir. Sınırlı antibiyotik kullanımıyla sağlıklı bir yaşam tarzı da kadınları idrar yolu enfeksiyonlarına karşı koruyabilir.

Uzm. Dr. Tutku Taşkınoğlu

https://www.mdpi.com/2072-6643/16/11/1753

Eklenme Tarihi: 10.06.2024 16:20:13